Takım elbiseli, harita arka planıyla poz veren bir adam.

Ekonomilerdeki negatif gelişmeler, küresel krizler ve değişen ekosistem şirketleri fırtınalı havalara hazırlık yapmaya zorluyor. Bu havalara karşı tedbirli olan liderler, şirketlerini belirledikleri hedeflere ulaştırmak amacıyla stratejiler geliştiriyorlar.

İşte böyle dönemlerde organizasyonların sürdürülebilirliği için daha çevik, dinamik ve deneyimli bir yönetim ekibi ile yönetişim büyük önem taşıyor. Çünkü bu sırada yapılan en kritik hatalar yönetim kadrolarındaki değişimlerden ve organizasyon kültüründeki uyuşmazlıklardan doğabiliyor.  

Organizasyon kültürünün önemini ifade eden en güzel cümlelerden biri, ünlü düşünür Peter Drucker’ın “Kültür stratejiyi kahvaltı niyetine yer” sözüdür.

Fırtınalı havalar yaklaşırken yönetsel değişimlerdeki kaza risklerini azaltmak ve stratejilerinizin bir sonraki öğün olmasının önüne geçebilmek için, işte size tavsiye edebileceğimiz üç uygulama önerisi:

Değişim süreçlerinde açık ve şeffaf olun.

Organizasyon kültürü şirketlerin sağlığı ve sürdürülebilirliği adına gizemli bir güçtür. Zorlu koşullardaki değişim süreçleri sancılı olabilir. İşte böyle dönemlerde riskleri minimize edebilmek için organizasyon yapısı ve kültürünü profesyonellere aktarırken şeffaf olun, tüm negatiflikleri masaya yatırın. Doğru tedavi süreci için profesyonellerin doğru tanılar koyması gerekmektedir. Bu nedenle organizasyon kültürü ve ihtiyaçlar özelinde şeffaflık önemlidir. Bu aktarımları yapmadan önce organizasyon kültür yapısına yüzeysel değil, uçtan uca hâkim olmanız gerekir. Yüzeysel olarak aktarılan detaylar, belki profesyoneller şirketinizde göreve başlarken ikna edici olabilir. Ancak zaman içerisinde gerçeklerin birer birer ortaya çıkmasıyla zarar verici boyuta ulaşabilir. Bu durumda ise harcanan zaman ve organizasyon içerisinde yaratılacak kaygılar yönetimi zora sokacaktır. Organizasyon kültürü ve DNA’sında bozulmalara neden olmamak, kayıplar yaşamamak için profesyonellerle açık iletişim büyük önem arz eder. Araştırmalara göre; iş değişimlerinde en fazla işten ayrılma sebebinin adaptasyon sorunları ve kültürel uyuşmazlıklar olduğu görülüyor. Profesyoneller işe alım süreci boyunca yönetimlerin, genel organizasyon yapıları ve kültürleri ile ilgili yeterince şeffaf yaklaşımda bulunmadıklarını belirtiyor. Diğer taraftan ise kültür yapısı özelinde yeterli bilgiye sahip olmayan, süreçlerde yüzeysel kalan profesyoneller, yönettiği fonksiyonlar özelinde yıkıcı kararlar alabiliyor. Mevcut yapıda görevine devam etmeme kararı alması durumunda ise yönetimi zora sokabiliyor.

Kalıpları ortadan kaldırın, esnek olun.

Profesyonel kadrolardaki değişimleri klişe bir şekilde belirlenmiş kalıplara göre seçmeyin. Aksine profesyoneli ve organizasyon kültürünü merkeze alarak daha katılımcı bir perspektifte süreci ele alın. Bir kalıbı dayatmayın, profesyoneli de dahil ederek kalıbın şeklini birlikte tasarlayın. Profesyonellere yetkinliklerine göre alanlar tanımlayın. Farklı gelişim alanları da sunarak cesaretlendirin ama sınırsız olmayın. Standart bir görev tanımı ve belirlenen bir kalıba adapte olmaya çalışan profesyonel zaman içerisinde kendisini bir kıyma makinesi içerisinde öğütülüyor gibi hissedebilir. Bir bütün olarak dahil olduğu organizasyon yapısından dağılmış bir şekilde de ayrılabilir. Bu durumun temelinde ise yine organizasyon kültüründeki uyuşmazlıklar yatmaktadır. Standartların keskin bir şekilde belirlendiği ve esnekliğin kabul görmediği kültür yapılarında profesyonellerin adaptasyon ve uygulama çevikliği yetersiz kalabilir. Albert Einstein’ın dediği gibi, “Sorunlarımızı, onları yaratırken kullandığımız düşünce tarzıyla çözemeyiz”. Farklılaşmak ve esnek olmak dikkate alınmalıdır. Sürdürülebilir bir iş ekosistemi ve verimliliğin temelinde insanı merkeze alan, esnek bakış açısı ve uygulamalar yatmaktadır.

Kapsayıcı bir kültür inşa edin.

Kapsayıcılık sadece etik bir değer olarak kalmamalı, zorlu koşullara hazırlanırken stratejinizin de temelini oluşturmalıdır. Unutmayalım ki farklılıklar zenginliktir. Çeşitliliğin ve kapsayıcılığın temellerinin oturtulduğu yapılar ise daha sağlam, daha güçlü olmaktadır. Araştırmalar gösteriyor ki;  kapsayıcı kültür yapısı oluşturan organizasyonlar daha çevik daha istikrarlı hareket etmektedir. Dünya genelinde her yedi yılda bir küresel bir kriz döngüsü gözlemleniyor. Türkiye’de ise her üç yılda bir ara krizlerle ekonomik ve dışsal faktörler şirketleri ve yönetimleri zorluyor. Son on yıllık dönemde özellikle Türkiye’de birçok organizasyon zorluklarla mücadele ederken, kapsayıcı organizasyon kültürüne sahip şirketler zorlu koşullarda daha çevik kalabildiler. Bu çevik şirketlerin çalışanlarının yüksek motivasyonu ve aidiyeti ile yönetimler hedeflerine ulaşmak için emin adımlarla ilerlemeye devam ediyor. Çalışan bağlılığını arttırıcı ve sürdürülebilir bir ekosistem için kapsayıcı bir kültür inşa etmek gerekiyor. Üst düzey yönetici istihdam süreçlerinde ise artık yöneticiler çalışacağı organizasyondaki kapsayıcılık ve politikalara göre tercihlerde bulunuyor.

Tüm bu nedenler gösteriyor ki; fırtınalı dönemlerde şirketlerin ayakta kalması ve yönetimin belirlediği hedeflere ulaşabilmesi, organizasyonun geleceği ve sürdürülebilirliği için kültür en bağlayıcı unsurdur.

Her kriz ve zorlu süreç kendi fırsatlarını yaratır. Doğru ve sürdürülebilir bir işe alım süreci, organizasyon kültürünün daha da güçlenmesine vesile olabilir. Bu fırsatları değerlendirerek dönüşümün mimarı olabilirsiniz.

İşte bu seçenekleri göz önüne alarak, yönetsel değişimlerdeki fırtınalı günlere daha iyi hazırlanabilir, güneşli günlere selam durabilirsiniz.

Yazar: Emre Ünlü, Associate Partner Page Executive

Join over 80,000 readers!

Receive free advice to help give you a competitive edge in your career.