İş ilanlarını görüntüleyin ve yeni işinize başvurun.
Hemen bizimle iletişime geçin.
PageGroup olarak hedefimiz dokunduğumuz hayatları değiştirmek.
Müşterilerimiz için en iyi yetenekleri buluyor, adayları hayallerindeki işe kavuşturuyoruz.
PageGroup olarak çalışanlarımızın potansiyelini gerçekleştirebileceği olanaklar yaratıyor, böylece dokunduğumuz hayatları değiştiriyoruz.
Covid-19 salgını henüz bitmedi. Fakat Avrupa genelinde şirketlerin bu gerçekle yaşamayı öğrenmeye başladığı söylenebilir. Birçok şirket ofislerini yeniden açıyor, işe alımlar yapıyor ve 2020'nin başından beri askıya alınmış olan personel geliştirme programlarını yeniden başlatıyor.
Öyleyse neden adaylar sevinçten havalara uçmuyor? Gerçek şu ki kapanmalar, hayal kırıklıkları ve sağlık kaygıları döngüsünün olumsuz etkilerinin ortaya çıkmasıyla birlikte çalışanlar son bir yıldan bu yana epeyce zorlandılar. Ayrıca ruh sağlığı sorunlarına karşı bir aşı olmadığı için, en iyi yetenekleri çekmek istiyorsanız, destekleyici bir kültüre ve sağlığa öncelik veren politikalara sahip olduğunuzdan emin olmanız gerekir.
Bu hedeflere ulaşmanıza yardımcı olmak için, Michael Page, Avrupa genelinde yaklaşık 4900 aday arasında yürüttüğü ankette, adaylara pandemi sırasındaki zorluklarla nasıl başa çıktıklarını ve ilerleyen dönemlerde işverenlerin çalışanlarını nasıl desteklemeleri gerektiği konusundaki görüşlerini sordu.
Durum o kadar da kötü değil — ruhsal durumlarını tek bir sözcükle özetlemeleri istendiğinde neredeyse on adaydan yedisi olumlu yanıt verdi. En sık kullanılan kelimenin “motive”, ikincisininse “umutlu” olması, birçok çalışanın zor zamanları geride bırakmak istediğini gösteriyor.
Yine de ankete katılanların %60’ı pandemiden olumsuz etkilendiklerini belirtti. En çok belirtilen olumsuzluklar arasında daha yüksek stres/kaygı seviyesi (adayların %22’si), kilo verme veya alma (%20) ve uyku kalitesinde düşüş vardı (%19).
Bu olumsuz etkilerin suçunu herkesten izole olmaya ve uzaktan çalışmaya atmak durumu oldukça basite indirgemek olur — adayların %65’i evden çalışırken yalnız hissetmediklerini söyledi. Daha dikkat çekici bir etmen de işverenlerinin kendilerine empati ve anlayışla yaklaşmadığına inanan çalışanların sayısıdır. Nitekim çalışanların %40’ı işverenlerinin ruhsal sağlıklarını göz ardı ettiğini, %50’si ise yaptıkları işin daha az takdir edildiğini bildirmiştir.
Bir destek mekanizması olsun veya olmasın, kendi başa çıkma stratejilerini geliştiren adaylar, egzersiz yapmaya (katılımcıların %57’si), sağlıklı beslenmeye (%52) ve arkadaşları ve sevdikleriyle iletişimi sürdürmeye (%52’si) daha çok dikkat ettiklerini belirtmiştir.
Çalışanları baskı altında altında hisseden şirketler ruh sağlığı sorunlarını çözmek için ne yapıyor? Çarpıcı bir şekilde, ankete katılanların yalnızca %26'sı mevcut veya son şirketlerinin ruh sağlığı konusunda iletişimlerde bulunduğunu söylerken, bunların da yalnızca %22'si bu işverenlerin sorunu çözmek için eylemler veya politikalar oluşturduğunu bildirdi.
Ruh sağlığıyla ilgili konuşma konusundaki bu isteksizlik her iki tarafı da etkiliyor. Ankete katılan adayların sadece %27'si yöneticileriyle ruh sağlığı hakkında konuşmakta rahat hissettiklerini söyledi. Bu konuyu daha çok aile üyeleri (katılımcıların %82’si), arkadaşları (%75), doktorları veya ruh sağlığı uzmanlarıyla (%73) konuşmayı tercih ediyorlar. Katılımcıların yalnızca yaklaşık üçte biri meslektaşlarıyla ruh sağlığı hakkında konuşma konusunda rahat olduklarını belirtti, bu da işyerinde bu konunun hala utanılacak bir durum gibi görüldüğünü gösteriyor.
Son olarak, iş arayanların işverenlere ruh sağlığına öncelik veren bir şirket kültürü oluşturma konusunda tavsiyeleri var. İş arayanların yarıdan biraz fazlası, şirketlerin esnek çalışma modellerine daha fazla yer vermesi ve resmi çalışma saatleri haricinde e-posta göndermeyi ve toplantı yapmayı yasaklama gibi politikaları gözden geçirmesi gerektiğine inanıyor. Diğer popüler fikirler arasında çalışan takdir programları (katılımcıların %37’si), zamanı ve görev planlamasını kontrol etmek için yöneticilerle daha güçlü iletişim kurma (%36) ve meditasyon atölyelerinden yeme farkındalığı kurslarına kadar uzanan bir yelpazeyi kapsayan “sağlık” girişimleri (%31) bulunuyor.
Michael Page, işveren ve çalışanların yetkinlik, deneyim ve becerilere göre birbirine uygun olmasının yanında kültürel uyumun ve çalışma dinamiklerinin her iki taraf için de uygunluğunun sağlanmasının öneminin farkındadır. Michael Page’in şirketiniz için doğru yeteneği bulmanıza nasıl yardımcı olabileceği veya son anketimizin sonuçları hakkında konuşmak isterseniz, uzman danışmanlarımızdan biriyle hemen aşağıdaki adresten iletişime geçebilirsiniz