İş ilanlarını görüntüleyin ve yeni işinize başvurun.
Hemen bizimle iletişime geçin.
PageGroup olarak hedefimiz dokunduğumuz hayatları değiştirmek.
Müşterilerimiz için en iyi yetenekleri buluyor, adayları hayallerindeki işe kavuşturuyoruz.
PageGroup olarak çalışanlarımızın potansiyelini gerçekleştirebileceği olanaklar yaratıyor, böylece dokunduğumuz hayatları değiştiriyoruz.
Teoride tüm şirketler bünyelerindeki Çeşitlilik ve Kapsayıcılığı artırmaktan yanadır. Ancak gerçekte birçok işletme bunu uygulamaya dökmekte sıkıntılar yaşar. Bu makale serisinde, bu alanda ilham veren örneklere odaklanacağız.
3. Bölüm: Engelli çalışanlar, uluslararası bir bankada ve bir eğitim kurumunda verimliliği nasıl artırdı?
Merkez ofisi Amsterdam'da bulunan uluslararası bir banka olan ABN Amro'nun kahvesinde işaret diliyle cappuccino veya espressonuzu sipariş ediyorsunuz. Tüm baristalar ya sağır ya da işitme güçlüğü yaşayan insanlar. İşaret dili bilmiyorsanız endişelenmenize gerek yok çünkü dokunmatik ekranda siparişinizi girer girmez kısa bir video nasıl sipariş vereceğinizi gösteriyor.
İşaret dili kahvesi, basit bir reklam hamlesinin çok daha ötesinde bir eylem. ABN Amro'nun Çalışan Gelişimi Çeşitlilik ve Kapsayıcılık Danışmanı Sven Romkes, "İşitme engelliler arasında işsizlik oranı yaklaşık %80" diyor. "İşaret dili kahvesi bu sorunu çözmeyecektir, fakat müşterilerimizin ve çalışanlarımızın bir engelle yaşamanın ne anlama geldiğinin farkına varmalarını sağlayacaktır."
Engeli nedeniyle tekerlekli sandalye kullanan Sven Romkes konuyu yakından biliyor. Romkes, bu uluslararası bankanın tüm kademelerinde engelli yeteneklerin işe alımına odaklanan “Be Able” programınına hayat verenlerden biri.
ABN Amro, engelli kişiler için bir Çeşitlilik ve Kapsayıcılık programını başarıyla uygulayan birkaç çok uluslu şirketten biri. Return On Disability Group'un bir raporuna göre, şirketlerin %90'ı çeşitliliğe öncelik verdiğini iddia etse de, yalnızca %4'ü girişimlerinde engelliliği dikkate alıyor. Sven Romkes, “Hollanda'da şirketlerin %16'sının engellilikle ilgili bir programı var, ancak yalnızca %6'sı başarıya ulaşıyor” diyor. “Bunların çoğu küçük şirketler."
Zihinsel engelli kişileri istihdam eden bir araştırma ve eğitim ajansı olan Mind at Work de bu şirketlerden biri. Mind Work İK müdürü Joke van der Loon, “Artık onları gerçekten engelli kişiler olarak görmüyorum, onlar sadece meslektaşlarım” diyor.
Şirket, çeşitlilik ve kapsayıcılık programından şaşırtıcı bir sonuç daha elde etti; engelli olmayan çalışanlar arasında hastalık izni azalmıştı. Aynı etkiyi Sven Romkes de gözlemledi: “Bunu kanıtlamanın hiçbir yolu yok, fakat tekerlekli sandalye kullanan veya görme engelli bir meslektaşınız varsa ve her gün onun sarf ettiği çabayı görüyorsanız, muhtemelen daha fazla yol kat etme motivasyonunuz oluyor.”
Başka bir deyişle, engelli insanlar için güçlü bir çeşitlilik ve kapsayıcılık programına yatırım yapmanın karşılığını alıyorsunuz. Peki bu öyküleri örnek almak isteyen şirketler neler yapmalı?
Engelli insanlar için iyi bir çeşitlilik ve kapsayıcılık programı oluşturmak istiyorsanız bazı pratik sorunlara eğilmeniz gerekiyor: ofis tekerlekli sandalyeler için erişilebilir olmalı ve kısmen veya tamamen görme engelli kişileri işe alıyorsanız uyumlu yazılım ve bilgisayarlarınız olmalı. Sven Romkes, "Ancak tüm bunların sizi çeşitlilik ve kapsayıcılık programınıza başlamaktan alıkoymasına izin vermeyin" diyor. “Çoğu zaman şirketler her konuda mükemmelliği sağlamaya o kadar mesai harcarlar ki, engelli kişilerin işe alımına bir türlü başlayamazlar.”
Joke van der Loon, “Şirketleri engelli kişileri işe almaktan alıkoyan en yaygın yanılgılardan biri, muhtemelen her zaman hastalık izninde olacakları düşüncesidir” diyor. “Oysa tam aksine, insanlar sonunda kendilerini kanıtlama şansı bulmuş olmaktan o kadar mutlu oluyorlar ki %200 performansla çalışıyorlar. Meslektaşlarımın çoğu bizimle çalışmaya başlayana kadar birçok başka pozisyona başvurmuştu.”
Diğer bir yanılgı da, engellilerin diğer çalışanlarla aynı işlevsellikte çalışamayacaklarıdır. Sven Romkes, “Engelli birini işe aldığımızda işin gerekliliklerinden asla taviz vermiyoruz” diyor. “Engelli bir pazarlama müdüründen beklediğimiz iş kalitesi, şirketteki diğer pazarlama müdürlerinden beklediğimizle aynı.”
Sven Romkes, “Şirketler bu konuda ABN Amro'daki deneyimlerimizden yararlanabilir” diyor. “Bu programı başlattığımızda, yeni çalışanlardan sadece ihtiyaç duyduğunu düşündüklerimize bireysel koç sağlamıştık. Ama bu bir hataydı. Harika iş çıkaracağını düşündüğümüz insanlar, koçları olmadan bunu yapamazlardı. Koç sağlanması zorunlu değil tabii, ama bunu o kadar cazip hale getiriyorum ki inanın herkes kabul ediyor.”
Kariyer koçu, engelli yeni çalışanların, başarılarına engel olabilecek güçlüklerin üstesinden gelmelerine yardımcı oluyor. Sınırlarını kabul etme, istikrar, sosyal dayanıklılık, enerji seviyesini yönetme ve kariyer fırsatları yaratma konusunda onları eğitiyor.
Sven Romkes, “Engelli bir çalışan olarak bir şirkette başarılı olmak için kendi sınırlarınızı bilmeniz çok önemlidir” diye açıklıyor. “Vücudunuzun bazı şeyleri yapamayacağını kabul etmeniz ve bu sınırları zorlamamanız gerekir.”
“Örneğin geçirdiğim beyin kanaması nedeniyle organizasyon ve planlama yapmakta zorlanıyorum. Bunu kabul etmek zor ama kabul etmezsem meslektaşlarım neden sürekli sorun çıktığını anlayamaz. Zaaflarınızı kabul ettiğinizde çözüm aramaya da başlayabilirsiniz. Örneğin meslektaşlarımdan destek alıyorum ve aciliyetine göre randevulara renk kodu veriyorum. Koçun da yeni çalışanlarımız için yaptığı bu; kendilerine yardım etmelerini ve pozitif kalmalarını sağlamak.”
İşlev düzeyi ne olursa olsun, çalışma koşulları çalışanın bireysel ihtiyaçlarına göre düzenlenmelidir. Joke van der Loon, “İnsanların enerji seviyelerini yönetmek için kendi işlerini ve takvimlerini düzenleyebilmeleri önemlidir” diye açıklıyor. “Aynı şekilde, biraz huzur ve sessizliğe ihtiyaçları olduğunda onlara evden çalışma esnekliği de tanımalısınız.”
Ekibinizde engelli bir meslektaşlarınız olduğunda ekip dinamikleri değişir. Sven Romkes, “'Ustalığa göre iş' adı verilen bir yöntemi uyguluyoruz” diyor. “Bunu, okulda öğrencilerin ödevlerini bir araya gelerek yapmasına benzetebiliriz. Öğrenciler ne yapar? Önce ödevin, planlama, araştırma, yazma veya sunum gibi bölümlerinde en iyilerin kimler olduğuna bakarlar. Daha sonra bu görevleri bireysel yeteneklerine göre bölüşürler. Böylelikle herkesin en iyi yönlerinden yararlanırsınız ve daha az iyi olduğunuz alanlarda meslektaşlarınızdan yardım alırsınız.”
Sven Romkes bunun, hastalık izinlerinin azalmasının diğer bir nedeni olabileceğini düşünüyor. Engelli çalışanlar için iyi bir çalışma ortamı yaratarak, şirketteki herkes için daha iyi bir ortamı da neredeyse kendiliğinden yaratmış olursunuz. Tam bir kazan-kazan durumu.
İşe alım ihtiyaçlarınızla ilgili olarak bizimle görüşmeyi ister misiniz?
Piyasa trendleri ve sektöre göre maaş hakkında önemli bilgiler